Haftanın yorgunluğundan sıyrılamadığım bir pazar günü. Geç saatlere kadar okuduğum kitabı komidinin üzerine koyamadan uyuyup kaldığım gecenin sabahı yani. Babam, annem, abim çoktan kalkmışlar kahvaltı masasından. Belli ki erken uyanmışlar.
Şöyle bahçeye kurulmuş bir kahvaltı masası hayal ettim. Mis gibi bir hava, iliklere işleyen güneşin sıcaklığı, kuşların sesleri, kedilerin sırnaşıklıkları... Beyaz bir örtünün üzerine yerleştirilen kırmızı, yeşil, siyah, beyaz ve sarının hakim olduğu kahvaltılıklar. Ve minik bir vazoya yerleştirilen pembe karanfiller. Tebessüm eden ve dahası sohbet eden bir aile. Gözlerimi kapatıp derin bir nefesle içime hapsediyorum bu görüntüyü.
Dağınık masa biraz daha erteletiyor kahvaltımı. Birkaç sayfa kitap okuyorum. Çay içmeliyim. Evet. Sadece aklımda çay var. Yeniden çay demliyorum. Sandalyenin üzerinde duran gazete keyfimi yerine getiriyor. Gazete aldıkları için seviniyor ve güzel bir masa hazırlama isteği duyuyorum. Mutfak demli çay, kızarmış ekmek ve haşlanmış patates kokuyor. Kendime bir servis açıp tabak hazırlıyorum. Ayaklarımı diğer sandalyeye uzatıp pofidik terliklerimi sallayarak gazetemi okuyorum. Uzun bir kahvaltı. Günüm güzelleşiyor.
Sizler ben gibi yapmayın.
Sevdiğiniz biri olsun
Kahvaltıda sohbet edeceğiniz çayını dolduracağınız biri
İyi pazarlar