Ekimdeki son cumartesidir. Hafta içi tepeleme biriken yorgunluğun giderileceği, geç kalkılıp uzun uzun kahvaltının edileceği tatil günüdür. Geç yatılmıştır da geç kalkılmamıştır o cumartesi. Ne de olsa bu yılın ekiminde başka cumartesi yoktur.Büyük hesaplar yapar gibi tek gözü kısıp 2-6 arası dört saatlik uyku neyime yetmez diye düşünür ve de uyar .
Saat yedi olduğunda evden çıkılmış Kadıköy'e gidecek otobüsün durağına doğru adımlar atılmıştır bile.Yarı uykulu ama coşkulu. Ne de olsa son cumartesi ve Ada'ya gitmek için şahane bir gündür.
09:05 Ada vapuruna bindik çantalarımızda simitlerle. İsmi gibi yüzü de ,gönlü de güzel yol arakadaşım ( Çiğdem) ile karşılaştığımız o yerde sıyrldık uykudan,uykulu hallerden. Espriler,tebessümler,gülüşmeler. Ne de olsa gençtik biz. Büyükler "cahil" diye hoş görecekti bizi. O yüzden rahattık belki . Ya da etrafın bütün olumsuz enerjisine ,seslerine,bakışlarına kapatmıştık kendimizi.Evet evet bu . Buydu o günü özel ve güzel kılan.


Bir elimde simit bir elimde fotoğraf makinası; etrafımızda kedi ordsu,gelen faytonlar, giden faytonlar, yürüyenler,bisikletliler... Her nefeste yenilenen yaşam.

Uzun, dolu dolu geçirilmiş bir tatil gününü yazma keyfini yaşamak harika.
Bir gününüzü bu güzellikleri görmek için ayırmanızı tavsiye ederek anlattıklarımın keyfini çıkarmanız için sizi yalnız bırakıyorum.
NOT 1 :Fotoğraflar bana aittir.
NOT 2 : Fotoğraftaki amca ile hiçbir bağlantımız yoktur.
NOT 3 : Kapladığım fazla alan dolayısıyla sadece kafası fotoğrafa layık görülmüş mor eşarplı benim ))