Sabahattin Ali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sabahattin Ali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2014 Perşembe

Hayırlı geceler # 12


Kitap okudum bugün, faturaları ödedim, gelirken sıcak ekmek aldım fırından ve iftar için yemek yaptım. Kız kardeşimle güzel şeylerden bahsettik. Mutlu olduk, amin dedik. Kardeşimin köpüklü kahvesinden içtikçe şükrettik ve her şeye rağmen hayat güzel dedik. Suakolik ve canım Z.Hanım, sizleri de andık bol bol :) Sizler de beni anıyor musunuz günlük dostları?

Güzel geçsin geceniz :)

2 Haziran 2014 Pazartesi

Hayırlı geceler # 6


Yarınki sınavda Sabahattin Ali'yi soracaklar sanki. İkinci soru da okurken ne yedin ne içtin olur kesin. Ben de 100 alırım :) Sınava çalışmama adına her şeyi yaptım. Tam başlayacağım, uykum geldi. Neyse sabah erkenden kalkıp çalışırım. Öyle umuyorum en azından. Hayırlı geceler

Akıl Oyunları / Daniel Palmer


Russell Crow'un oynadığı Akıl Oyunları isimli bir film vardı. O filmin uyarlaması zannetmeyin bu kitabı. Sadece isim benzerliği, konular farklı. 
Kitabın öyle aman aman bir kurgusu yok. Yer yer sıkıldığım, bir sürü tahminde bulunduğum sonra da bitirip rafa kaldırdığım; asla tavsiye edilmeyecek, heyecanla anlatılmayacak bir kitap oldu benim için. Kötü değil. Sadece beklentim biraz yüksekti ve bu alanda gerçekten çok daha kaliteli kitaplar okudum. 
Sırada Sabahattin Ali var. Şu kırmızı kapaklı olan kitabı :)

20 Haziran 2012 Çarşamba

KÜRK MANTOLU MADONNA


Okumanıza izin verilen bir günlüğe sahip olsaydınız  , içindekileri merak eder miydiniz? Cevabınız evetse sayfa sayısı az, fiyatı uygun ama kelimelerin, duyguların yüreğinizin derinlerine nüfuz eden etkisiyle bir solukta okuyacağınız Kürk Mantolu Madonna kitabını okumanızı öneriyorum. Kitabı bitirip kapağını kapattığınızda sizi sarsan bir anaforun ortasında bulacaksınız kendinizi.

İlk basımı 1943 yılında yapılmış olan kitabın YKY deki 25. baskısını dün gece bitirdim. Kitabı , kara kaplı defter öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak yerinde olacak sanırım. Berlin'de bir resim galerisinde rastladığı "kürk mantolu kadının " portresinin ruhundaki yansıması ve o portrenin ressamı ve modeli olan gizemli kadınla yaşadıklarını hikaye ediyor. Özellikle portreye olan tutku derecesindeki hisleri   "Sevmek Zamanı" isimli türk filmini hatırlattı bana .

...

"Burası Berlin'in en güzel yeridir..." dedi.
"Bu mevsimde , ziyaretçisi yok denecek kadar tenhadır... Sonra bu garip ağaçlar bana daima hasretini çektiğim uzak memleketleri hatırlatır... Onların alıştıkları yerlerden sökülerek buraya getirildiğini ve böyle suni tedbirler , ihtimamlarla yaşatılmaya çalışıldığını gördükçe biraz da hallerine acırım. Biliyor musunuz, Berlin'de senenin ancak yüz gününde hava açık ve güneşli, iki yüz altmış beş gününde kapalıdır. Limonlukların projektörleri ve suni güneşleri bu ağacın ışığa ve sıcağa alışmış yapraklarını doyurabilir mi? Buna rağmen yaşıyorlar, kurumuyorlar... Ama buna yaşamak denir mi?"
"Ben buradaki nebatları seyrederken biraz da kendimi düşünüyorum " dedi. "Belki asırlarca evvel bu ağaçlarla, bu garip çiçeklerle aynı yerlerde yaşamış olan ecdadımı hatırlıyorum.Biz de bunlar gibi yerimizden sökülüp dağıtılmış değil miyiz?"

Doyumluk değil, tadımlık olsun
Size 160 sayfayı yazacak değilim :)

benzer
benzer